Gezegenin Geleceği

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

 

Açık Radyoda "Gezegenin Geleceği" isimli yeni bir program başlıyor. 

Hafta içi her gün 18:20' de, Açık Dergi’nin içinde yayınlanacak programda, Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, dünyadan çevre ve ekoloji haberlerini dinleyicilerle paylaşacak. Gezegenin kaderinin belirleneceği Birleşmiş Milletler Kopenhag İklim Zirvesi'ne doğru geri sayım devam ederken ülkelerde iklim değişikliği ile mücadelede alınan yol konusunda bilgiler verecek,  siyasi ve sosyal gelişmeleri ele alacak. Programda çevreyle ilgili olup bitenler, sorunlar ve yapılması gerekenler konuşulacak, gelişmelere dair son haberler verilecek.

"Gezegenin Geleceği" hepimizi ilgilendiriyor.

İşte ilk programın metni de ekte:

 

Bugünle beraber, Birleşmiş Milletler Kopenhag İklim Zirvesi’ne 83  gün kaldı... Yani 3 aydan daha az... Gezegenin geleceğinin  belirleneceği bu toplantıya dünya hazırlanırken veya hazırlanmakta geç kalırken... Bakalım yaşlı dünyamızda bugün, 15 Eylül 2009'da neler olmuş...

 

Brezilya'da denizlerde doğal gaz ve petrol aramaları sürmüş...  Yani enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına, teknolojilerin geliştirilmesi ve ucuzlamasına harcanabilecek milyonlarca dolar, denizin derinliklerine gömülmüş...  Gömülen para ile de yeni iklim düşmanı rezervler keşfetmişler... Dün gece Brezilya Hükümeti, Sao Paulo kıyılarından 290 km. açıkta bulunan Santos Havzası’nın derinliklerinde yeni bir petrol ve gaz rezervi bulduğunu açıkladı. Dünya Enerji Konseyi verilerine göre şu anda yerkürede kullanılmaya hazır bekleyen 848 milyar ton kömür, 177.000 milyar metreküp doğal gaz ve 162 milyar ton ham petrol var.  Bırakın yeni  rezervleri, hali hazırdaki rezervleri yakarsak sonuçta üç bin milyar ton karbondioksit salınacak... Bu mevcut rezervlerin %20’sini yaksak 2 derece santigratlık tehlikeli iklim değişikliği sınırını aşıyoruz... O zaman niye bu fosil yakıt arama çabaları diye insan sormadan edemiyor... Gezegenin geleceği büyük tehlikede.

 

İklim felaketi başımızdayken bir yandan da nükleer felaket riski günden güne artmaya devam ediyor.  Iranlı yetkililer, Dünya güçlerinin ülkenin elindeki nükleer güce dair tüm sorularını tartışmaya açık olduklarını açıkladı, ancak kendi nükleer program haklarını tartışmayacaklarını bildirdi. Çevre hakkı, insan hakkı, yaşam hakkına böylece bir de nükleer enerji ve silah hakkı eklenmiş oldu... bu duruma bir an önce felsefe ve ahlak hocalarımızın el atması gerekiyor; sanıyorum konu İranlı mollalara bırakılınca haklar birbirine giriyor...

 

Çin başkanı Hu Jin Tao, gelecek haftayı ABD’de geçirecek, G20 toplantısı başta olmak üzere, zamanını değişik temaslarda geçirecekmiş. Küresel liderlere, finansal kriz, iklim değişikliği ve nükleer silahsızlanmanın üstesinden gelinmesinde kendi ülkesinin rolünü anlatmaya kararlı. Hu ve heyeti, 22 Eylül’de BM tarafından düzenlenen hem iklim değişikliği tartışmasına, hem de nükleer  silahların yayılmasını önleme ve nükleer silahsızlanma toplantısına katılacak. Bu konuda Birleşmiş Milletler yetkilileri önümüzdeki hafta Salı gününe kadar hiçbir amaç veya hedefin görüşülmeyeceğini ve karara bağlanmayacağını bildirdi. Çin’in iklim değişikliği yetkilileri, Hu’nun ziyaretinin öncesinde lider ülkelerle görüş birliği sağlamakla meşgul. Çin’in ulusal iklim değişikliği elçisi Xie Zhenhua, başkan Hu’nun ABD Başkanı Barrack Obama ile görüşmesinin yolunu açmak için bir görüşme yaptıklarını açıkladı. Xie, haftasonu, “Biz (gelişmekte olan ülkeler) Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek küresel bir iklim değişikliği anlaşmasına ilişkin endişelerimizi ve duruşumuzu çoktan dile getirdik ve gelişmiş ülkelerin endişelerimize hızla cevap vermelerini umuyoruz” diye konuştu.

 

Yeni Zelanda’da ormancılar, hükümetin yeni emisyon ticareti planından memnun. Gözden geçirilmiş Emisyon Ticareti Planı ile yatırımcılara “karbon tutma çiftlikleri” için arttırılmış gizlilik sağlanıyor. Haber işin içinde bir bit yeniği var mı yok mu diye ister istemez düşündürüyor.

 

Birleşmiş Milletler Kyoto önerisinde Bangkok tartışmalarını desteklemiş. UNEP, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Bangkok’taki Kyoto Protokolü’ndeki sera gazı salımını azaltma zorunluluğuna uyulmasına dair öneriyi destekliyor. Bu hareket, iklim değişikliği hakkında Kopenhag’da yapılacak toplantıya doğru yeni bir küresel ısınma anlaşması imzalanmasına ilişkin uluslararası toplantı sırasında yapıldı.

 

Görüşmelerin bir sonraki aşaması 28 Eylül-9 Ekim arasında yine Bangkok’ta gerçekleşecek. Tayland ve Asean üyeleri yeni anlaşmanın prensipte Kyoto Protokolü’ne sıkı sıkıya bağlı olmasını önerdi. Bazı gelişmiş ülkeler ortalama seviyeyle azaltım hedefinin arasındaki büyük farkı indirmek için taban çizgisinin 1990’dan 2000 veya 2005 yılına çekilmesini talep ediyor. Bangkok’ta Kyoto’nun yenilenmesi suretiyle gelişmekte olan ülkelere yeni sorumluluklar yüklenilmesine karşı çıkılıyor. UNEP iklim değişikliği bölge koordinatörü Mozaharul Alam, “Orta yol bulmak iyi bir fikir değil. Kyoto Protokolü’ne yıllar harcadık, bu nedenle protokolün esas içeriğini değiştirmekle vakit kaybetmek istemiyoruz” dedi.

 

Dün Greenpeace Kanada, Kanada’yı Alberta’daki katranlı kumlardan petrol çıkarma işleminin genişletilmesi yolundaki uğraşları nedeniyle “küresel iklim krizi”ne katkıda bulunmakla suçladı. Greenpeace’in raporunda Kanada Kyoto iklim değişikliği  anlaşmasında kararlaştırılan emisyon hedeflerini zayıflatmaya çalıştığı için “küresel karbon canavarı” olduğunu ve Kopenhag’da tartışılacak yeni sera gazı sınırlandırmalarına ilişkin anlaşmayı karartmak yolunda uluslararası alanda lobi yaptığını belirtti.

 

Norveç’te dün yapılan seçimin sonuçlarına göre mevcut parti iktidarda kalmaya devam edecek. Seçim tamamen ülkenin sosyal yardım  sistemi içinde petrol araştırmaları ile fok avcılığına odaklanmıştı. Petrol endüstrisi, uzun zamandır sismik çalışmalar sonucu karasularının altında 2 milyar varil petrol barındırdığı anlaşılan bozulmamış doğa harikası Lofoten Adaları çevresinde petrol aramak istiyordu. Başbakan Jens Stoltenberg, seçimin sonucunun Lofoten ve Vesteralen bölgelerindeki karasularında bulunan koruma alanlarının petrol ve gaz araştırmalarına açılması yolunda büyük bir adım olduğunu belirtti. Bu seçimle Norveç politikasındaki çevreye duyarlı merkez neredeyse tamamen yok edilmiş oldu.

 

Uluslararası haber ajanslarına göre yunusları öldürüp satmasıyla ünlü bir Japon balıkçı kasabası, uluslararası bir çağrının ardından mevsimin ilk avında yakalanan yunusların 70’ini serbest bıraktı.

Kopenhag İklim Zirvesine 83 Gün kaldı ve  ABD 'de Obama şu anda iç meselelere gömülmüş durumda, bu nedenle bir de iklim konusunda tartışacak vakti yok. Almanya'da Merkel, iklimin küçük bir meseleymiş gibi ele alındığı seçimle uğraşıyor, Birleşik Krallıkta Brown ve Fransa'da gösterişçi Sarkozy da iklimle ilgilenmediği için şu anda Avrupa iklim liderliği yapmıyor. Çin’in bu haftaki temasları bakalım ne sonuç verecek.... Ancak Çin kartlarını kapalı oynayıp Kopenhag’dan evvel hiçbir şey açıklamayacak gibi. Brezilya ne yapıyor belli değil, bir yandan petrol peşinde koşup hem zengin ülkelerle hem de büyük gelişmekte olan ülkelerle ilgileniyor. Ve finansal kriz endüstriye istediği tüm bahaneleri sundu ve sunmaya devam ediyor....

 

Ya Erdoğan ne yapıyor? Türkiye dünyada en çok sera gazı salan 23. Ülke, ve hızla tırmanıyor. Sera gazı salımlarının Türkiye’deki ana sebebi yanlış enerji politikaları. Enerji üretiminin %85’i fosil yakıtlara bağlı olan Türkiye, 47 adet daha kömürlü termik santral inşa etme planları yapıyor. Türkiye’nin enerji politikaları eğer bu  şekilde devam ederse, 2020 yılında Avrupa’nın en çok kirleten ülkesi olacak. Türkiye iklim konusunda çözüm üreten bir ülke değil, sorun yaratan bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor.

 

Kopenhag yolunda 83. gün bugün, gezegenin geleceği hepimizi ilgilendiriyor... Sağlıcakla kalın!

 

Fotoğraf: www.flickr.com/photos/greenpeace_switzerland/page1/

 

Greenpeace'in de katıldığı ve Greenpeace İsviçre'nin fotoğraflarında gördüğünüz, Kopenhag için geri sayım kampanyası "tck tck tck" hakkında bilgi almak için: http://tcktcktck.org